25 Mart 2008 Salı

Gülümüzün ilk dikenleri....

Evet girizgah bir peri masalını andırabilir ama her gülün dikenleri olduğu da bir gerçek. Biz de gülümüzün canımızı yakan ilk dikenleri ile çok geçmeden karşılaştık.

Bunlardan en önemlisi aynı zamanda en çok istediğimiz şeydi :) yani arsamızın mümkün olduğu kadar büyük olması (ilk yola çıkarken listemizde yazan 10-20 dönüm şeklinde bir hedefti). Bunun ne kötülüğü var diyebilirsiniz, hemen söyleyeyim en kötü yanı tamamen duygusal :))

Arazimizi aldığımızda içinde hiç ağaç yoktu ve tabi biz yemyeşil bir yer istediğimiz için ilk önce burdan başlamaya karar verdik. Ancak arazinin çevresini çevirmeden ağaç dikmemiz anlamsızdı çünkü bölgede otlayan keçi ve koyun sürüleri oldukça çoktu. Çit olmadan dikeceğimiz ağaçlar bize yeşillik değil ancak onlara mama olurdu. Böylece ilk yapılacak iş çitlerin yaptırılması olarak belirlenmiş oldu.

İşte burda arsamızın büyüklüğünün nasıl büyük masraflar açtığının ilk canlı örneğini gördük.
İlk başta (eşimin de sektörde tanıdıkları olduğuna ve bu konuda yardım alabileceğimize güvenerek) soldaki fotoğraftaki gibi kalın dokuma çitlerden yapmayı planlamıştık. Sonra bu işi yapanlarla görüşüp biraz da araştırma yapınca bu çitlerle iyi bir sonuç alabilmek için altına mutlaka alçak da olsa bir duvar yapmamız gerektiğini öğrendik. Arsamızın çevresinde 600m' lik bir duvar yapılması bize ciddi bir ek maliyet getirecekti. Sadece bu da değil dokuma çitler normal çitlerden önemli bir miktarda pahalıydı.

Dokuma çit :
(6mm tel kalınlığı, 2 mt yükseklikte,
boyalı)

Bizim aldığımız en iyi fiyat : 15 YTL/m2 x 1160m = 17.400 YTL

Duvar : min 5000 YTL

TOPLAM MALİYET ¨ 22.400 YTL

Ayrıca hala kafamızda şekillendiremediğimiz bir konu daha vardı ki o da araziyi 15 dönümlük tek bir parça olarak kullanmak isteyip istemediğimizdi. Aklımızda geleceğe dair bir çok proje vardı ve bunlardan bazıları araziyi parçalara ayırmayı gerektirebilirdi. Bütün bunları gözönüne alınca kalıcı olup olmayacağından emin olamadığımız bir iş için hem duvar hem de dokuma çit masrafına girmenin akıllıca olmayacağına karar verdik. Yukarıdaki çitlerden vazgeçip arazimizin sınırlarını bir buldozer ile tesviye ettirip sağda gördüğünüz klasik eğik beton direkler ve örme çitler ile tüm arazimizi çevirdik ki bu bile bayağı bir meblağ tuttu :)

Örme çit :
(5 cm gözlü 1,5 mt yükseklikte galvanizli örme tel,
3 sıra dikenli tel,
eğik beton direk)

Bizim aldığımız en iyi fiyat : 15,5 YTL/m x 580m = 8.990 YTL

TOPLAM MALİYET : 8.990 YTL

Buldozer, sadece çit değil arazide bazı temizleme ve düzeltme işleri de yaptı. Piyasada saat ücretleri normalde 60-70 YTL. Biz toplam 25 saat için 1.400 YTL verdik. (Eğer ilk çiti seçseydik ayrıca duvar temeli için de çalışması gerekecekti
ki bu da bize ek maliyet getirecekti.)

Tüm çalışmalardan sonra artık arazimiz ağaç dikimine hazırdı. İşte problemlerimizden biri de tam bu noktada başladı :)

Ağaçları Aralık-Nisan ayları arasında dikmeyi tercih edin dediler. Biz de sonbaharda araştırmalara başladık. Önce internet ve telefon ile uzun araştırmalar yaptık, gittiğimizde ise Manisa' dan Ödemiş' e bölgedeki tüm önemli fidanlıkları gezdik. En sonunda Urla' da istediğimiz ağaçları, arzu ettiğimiz büyüklükte ve kesemize uygun fiyatla bulduk. Sınırlar için leylandi (solda, 2,5 mt 3+1 yaşında 14 YTL), arizonika (alt sağda, 2 mt 3+1 yaşında 12 YTL ), top çam fidanları (bedava, bunların hikayesini ayrıca anlatırım). İç kısımlar için yine top çam, leylandi, limoni mazı, 2 tane büyük zeytin (büyük zeytin ağacıları kökleri ile sökülüp başka yere dikilebiliyormuş, bunu da öğremiş olduk, tanesi 100 YTL), 2 çeşit (edremit yeşil ve gemlik siyah tanesi 3 YTL) zeytin fidanları vesaire vesaire... (Toplam 400 adet ağaç maliyeti 3.500 YTL)

Hepsini satın aldık ve sonraki 2 gün içinde teslim edilmesi için anlaştık. Fidanlık sahibi amca hoş sohbet ve cana yakın biriydi. Bize, fidanları getirirken arabayla beraber gelip araziye bakmayı ve dikim ile ilgili fikir vermeyi önerince çok sevindik. Gerçekten de ertesi sabah saat 9:00' da arazide buluştuk. Fakat haberler iyi değildi. Bizden önce oraya varmış ve toprağı incelemişti. Normalde ağaçlar kış mevsiminde dikildiğinde yağışlar ile doğadan aldığı suyun tutması için yeterlli olduğunu (ki biz de bunu düşünerek kışın ekim yapmayı planlamıştık) ama arazimizin toprağın su geçirgenliğinin fazla olduğu ide ekstra sulamaya ihtiyacımız olduğunu bunun için de arazide sabit su olup olmadığını sordu.

Su konusunda durum şuydu: Bölgede şehir şebekesi olmadığı için bir artezyen kuyu açtırmamız gerekiyordu ancak bölgede su da derindeydi (150 mt ve altında) yani kuyu bize büyük bir maliyet getirecekti. Ağaçlar için konuştuğumuz herkes kışın ekim yaparsak ağaçlar için ekstra sulamaya ihtiyacımız olmayacağını söylemişti ama tabii hiçbiri de toprağı görmemişti. Biz de söylediklerine dayanarak kuyu konusunu inşaata başlayacağımız zamana ertelemiştik. Ancak görünen oydu ki kuyu ağaçları ekmemizin bir ön şartı olmuştu bile. Fidanlık sahibi olan amca eğer fidanları ekstra sulama yapmadan dikersek büyük oranda fire verebileceğimizi söyleyip " öldürtmem siz bu fidanları" dedi şaka yollu :) Bize fidanlarımıza kuyumuz açılana kadar bakabileceğini söyledi ve getirdiği fidanlarını da yüklenip arkasında bizi mahsun bir halde bırakıp gitti.

Evet süprizler çıkacağını birçok şeyin sorun olacağını biliyorduk ama doğrusu sorunlar erken başlamıştı :) Çok moralimiz bozuldu ama işe devam deyip bu sefer hemen suyu çıkarma işinin peşine düştük ki bu da bir sonraki yazının konusu olsun...

Hiç yorum yok:

 
Clicky Web Analytics