30 Nisan 2008 Çarşamba

İstanbul' da takılıp kalmak...

Evimizde birşeyler yapıyoruz da bloga yazmıyorum sanmayın sakın. Fena halde İstanbul'da takılıp kaldık :(

Bir önceki yazımda söylemiştim hedefimiz geçen haftasonu İzmir'e gidip evin tadilatını başlatmaktı ama maalesef bir yandan eşimin işleri bir yandan da bana musallat olan grip yüzünden henüz gidemedik. Temennimiz 10-11 Mayıs'da gidebilmek.

Bu arada gitmeden önce cumartesi günü pimapenler (ahşap görünüşlü pimapen yapmayı düşünüyoruz) ve alt katın zemini için taş veya seramik alternatiflerine bakmak için biraz gezeceğim sonuçlarını gitmeden yazarım :)

Ha bir de bahçe kapısı için aşağıdaki yamuk yumuk kapıyı beğendik desem :) Kapının üstündeki çiçekli kısımlar değilde ana dikmelerdeki yamuk yumuk hal çok hoşumuza gitti. Bu kapıdan esinlenerek bir şeyler yaptıracağız sanırım.



Şimdilik bu kadar sadece merak edip bana mesaj yazanlara ses vermek istedim.

15 Nisan 2008 Salı

Yorgun argın...




2 gün kalıp dönücez derken işler uzadı da uzadı. İznimi 4 gün uzattım ve İstanbul'a da ancak perşembe gecesi 02:30 sularında varabildik.

Geldiğimden beri birikmiş işlerimi ve kendimi toparlamaya çalışıyorum zira çok yoruldum. İşin kötüsü bir de ilk gün havanın kapalı oluşuna aldanıp yüzüme güneşe karşı koruyucu sürmeyince alnım ve burnum ve birde ellerimin üstü fena halde yandı, rüzgar ve güneşten dudaklarım da çatladı. Yüzümde yaptığım işin izleri hala duruyor ve doğrusu pek komik haldeyim :)

Neyse benim zavallı halimi bir kenara bırakırsak şunu söyleyebilirim ki az zamanda çok iş başardık :) ve ağaçlarımızı diktik.

Günlerimizin nasıl geçtiğini anlatayım:

5 Nisan Cumartesi:
-------------------------
Sabah uçağı ile İzmir'e vardım. Uçak 6:55 de olduğu ve ben 4:00 de uyanmak zorunda kaldığım için İzmir'e vardığımda çok uykusuzdum. Yine de yorgunluğuma yenilmeden hemen arsaya gitmek istedim. Arsada dozer hummalı bir çalışma içindeydi. Dozer 3. ü bölümü teraslamayı bitirmiş yol boyundaki bir kot farkını düzeltiyordu. (Bu çalışma için bir gün önce çitlerin 50 m kadar bir kısmı sökülmüş. İlk başta ne gerek var diye düşünmüştüm ama dozerin işi bitince sonucu ben de beğendim. Biraz fazladan iş çıkardık ama sonuçta güzel oldu :) ) Biz arsada o gün yapacaklarımızı planlarken öğleden sonra ağaçlarımızın teslim edileceğini bildiren telefonu aldık. Planımız dozerin işini cumartesi bitirmesi bizim de bu arada dikim için gerek ön hazırlıkları yapmamız ve pazar günü de dikime başlamamız şeklindeydi. Bu plan doğrultusunda ağaçlar gelene kadar merkeze gittik. Kısa bir kahvaltı edip arkasından toprağımızı sipariş ettik. Alışverişten sonra eşim damlama sulamayı yapacak kişilerle buluşacak ve bir de kepçe ile anlaşıp damlama sulama ana hatlarının geçeceği yerler için kanal kazdıracaktı. Bense yorgunluğa daha fazla dayanamayıp biraz yatıp dinlenmek için ondan ayrıldım. 2 saat kadar kestirmişim. Baktım bizimki işlerini bitirmiş yanı başımda ağaçlarımızın geldiğini haber veriyor. Hemen giyinip arsaya yola çıktık.

Ağaçlarımızın bir kısmının oldukça büyük olduğu için kamyondan indirilmesi için adam gerekeceğini önceden düşünmüş ve bir ahbabımıza bize adam bulup bulamayacağını sormuştuk. O da ayarlarız dediği için işin peşini koşturmadık. Fakat ağaçlar geldiğinde bir baktık ki ahbabımız sadece yanında çalışan genç çırağı ile kendisi gelmiş. Dediğine göre işçi kahvesinde adam yokmuş ki haklıdır işçiler sabahın erken saatlerinde günlük işlere gittiği için bizim gibi öğleden sonra iş yapacaklara adam kalmaz. İş başa düştü dedik ve giriştik işe. Küçük fidanları (meyze, zeytin vs) el birliği ile kamyondan indirdik. Ancak sıra büyüklere gelince nerdeyse herbiri 3,5 mt olan boyu ve 50-60 kg olan ağırlığı ile 150 adet ağacı kendi başımıza indiremeyeceğimizi anladık. Eşim hemen merkezdeki başka bir işçi kahvesine gitti ve kısa bir süre sonra yanında 2 işçi ile geldi ve adamlar hemen kamyonu boşalttılar. Gün boyunca hava hep parçalı bulutluydu fakat biz ağaçları indirirken başlayan rüzgar ağaçların devrilmesi tehlikesi yarattığı için bizi bayağı endişelendirdi. O anda yanımızda ne ip ne de o amaçla kullanabileceğimiz başka bir şey olmadığı için ağaçları birbirine yaslayıp birbirlerinden destek alacakları şekilde bırakıp, gelen iki işçi ile ertesi gün gelmeleri için de sözleşip o gün için işleri paydos ettik.



6 Nisan Pazar:
---------------------
Sabah gökgürültüsü, yağmur ve fırtına ile uyandık. Hava felaketti. İçimizde ağaçlara ne oldu korkusu, hemen işçileri aradık. Adamlar yağmurda dikim yapmak zor olur dediler ve gelmediler. Doğrusu hava gerçekten de dışarda çalışmaya uygun değildi. Ama biz ağaçları bağlamak için hemen merkezden ip temin ettik ve arsaya gittik. Bütün ağaçları birbirine yaslamamız iyi olmuş umduğumuz kadar zarar görmemişlerdi. Bir iki tanesi biraz eğilmişti sadece. Hepsini düzeltip bir ip ile çevrelerini bağladık ve onları sağlama almanın rahatlığı ile kahvaltıya gittik. Pazar günü yağmur çamur demeden tek çalışan dozerdi gün boyu havanın izin verdiği son rötuşları yaptı ve arsayı dikime hazır hale getirdi. Bizse arsızca dinlendik ve ertesi günkü maraton için bol bol enerji depoladık ve planlarımıza son şeklini verdik.

Ekimin 2-3 gün süreceğini düşünerek (pazar çalışamayınca iznim kafadan birgün uzamıştı bile) şöyle bir plan yapmıştık:



İlk hedefimiz 3. bölümde yer alacak meyve ve zeytin ağaçlarını dikmekti. Bu işi fidanların az olması ve çukurların kazma kürek ile açılabilecek olması sebebiyle ilk başa almıştık. Acemiliğimizi bu kısımda atar, ihtiyaçlarımızı daha iyi görür böylece büyük fidanlar için gereken organizasyonu daha sorunsuz yapabiliriz diye düşünmüştük.

İkinci etapta arizonikalar ve leylandiler ekilecekti. İlk günün sonucuna göre işçi sayısını belirleyecek ve büyük ihtimalle de daha kalabalık bir ekiple ekime devam edecektik.

Son olarak da aldığımız iki yetişkin zeytin, fıstık çamları, sarı zakkumlar ve limoni mazılar ekilecekti. Bu işi leylandilerin ekimiyle beraber halletmeyi ve tüm işi 2 günde bitirmeyi hedefliyorduk. Yoksa 1 gün daha izin almam gerekecekti :(

Ekimin paralelinde yapılacak başka işler de vardı. Bunları da şöyle özetleyebilirim :

- Damlama Sulama için
* deponun alınması ve montajı
* kuyudan depoya gelen ve bahçeye dağılan ana hatların toprak altına döşenmesi
* toprak üstü hatların döşenmesi ve ağaçlara göre vanaların montajı
- Elektirk işleri
* Damlama için açılan kanala bahçe aydınlatmaları ve kamera hatlarının da döşenmesi
* Kuyuya ayrıca çekilmiş olan elektik ana panoya taşınması ve toprak altına indirilmesi

7 Nisan Pazartesi:
-------------------------
Sabah 7:30 kalktık, kahvaltımızı yanımıza aldık ve arsaya gittik. Cumartesi günü taşımada çalışan adamları ve kazma kürek gibi ekipmanı daha önce bahsettiğim ahbabımız aracı ile toplayıp araziye getirdi.

Ekime başlayabilmemiz için kuyumuzdan su almamız gerekiyordu. Bunun için önceden 100 mt hortum ve bağlantılar için gereken aparatları almıştık. Ancak arazide bir gün önce yapılan çalışmalar dolayısı ile artezyen kuyumuzun elektik bağlantısı kesilmişti. Eşim işçilere fidanları 1 nolu arsadan 3 nolu arsaya taşıtmayı başlatıp hemen elektriği bağlama işine girişti. Elektrik ve hortum bağlandıktan sonra suyumuz hazırdı.

Bu sırada taşıma işini bitiren işçiler çukurları kazmaya başladı. Böylece ben, ahbabımız, çırağı ve 2 işçi toplam 5 kişi işe başladık. Eşim ise dikim işi dışında yürüyen damlama sulama kazıları, elektrikçi ile görüşmeler, işçilerin denetlenmesi, yemek getir götürü gibi işlerle koşturdu.



Dikim işine başlar başlamaz birşeyi unuttuğumuzu farkettik. Daha önce fidanları diktikten sonra bağlamak için yanlarına çıta çakmamız gerektiğini konuşmuş ancak çubukları hazırlamayı unutmuştuk. Marangoz olan ahbabımız hemen çırağı ile beraber ağaçlara yetecek kadar çıta kesmeye atölyeye gitti. İşçiler çukurları kazmaya devam ederken ben de bu arada arazide çukur kazma işini yapan kepçeye toprak ve gübreyi bize önerilen 1/4 oranında (aldığımız ağaçların çoğu saksıda olduğu için fidancı bize saksılarında oldukça fazla gübre olduğunu fazla koyarsak köklerini yakabileceğimizi söylemişti) karıştırtıp ağaçların dikimin yapılacağı kısma birkaç kepçe taşıttırdım. Bu arada çıtaları getiren ahbabımız ile beraber dikime devam ettik.

Dikimi yaparken dikkat ettiklerimiz şunlardı :
- Fidanı ince köklerini zedelemeden toba ya da saksıdan çıkarmak
- Çukuru fidanın gövdesindeki aşı yerinin hemen altına gelecek kadar toprak ve gübre karışımı ile örtmek
- Fidanın çukuru tamamen dolana kadar sulamak
- Fidanın çukuru suya doyduğunda ayağımız ile balçık haline gelmiş toprağı sıkıştırmak.
- Fidanı yanına çaktığımız çubuğa sağlam bir ip ile özellikle gövdesinin toprağa yakın kısmı harekete etmeyecek şekilde bağlamak.

Gün sonunda 26 zeytin ve 34 meyve (elma, armut, ayva, kiraz, papaz eriği, bardak eriği, şeftali, kayısı, portakal, limon, hünnap şu anda aklıma gelenlerden bazıları), 4 ıhlamur, 2 iğde, toplam 66 ağacın ekimini tamamlamıştık.



İlk günden çıkan sonuç ertesi gün için ez az 2-3 adam fazla çalıştırmamız gerektiğiydi. Hepimiz çok yorulmuştuk. Allahtan patron paydos vakti güzel bir süpriz yapıp soğuk bira ve çerez getirdi de gün batımında manzaraya karşı bir keyif yapıp yorgunluğumuzu azaltabildik. Dönüşte ahbabımız ertesi gün için köyden ek işçi ayarlamak için birkaç telefon konuşması yaptı. Biz de daha fazla işçi için daha fazla kazma kürek için alışveriş yaptık. Yoğun geçen günün ardından sadece sıcak bir duş alıp kendimizi yatağa atmaya yetecek kadar enerjimiz kalmıştı.

8 Nisan Salı:
--------------------
Sabah ahbabımız işçileri erkenden alıp araziye götürmüş. Bizim çok yorulduğumuzu biraz uyumamızın iyi geleceğini düşünüp bizi aramamış. Uyandığımızda hemen onu aradık. Bize işe başladıklarını, kendisinin işçilerin başında olduğunu ve bizim merkezdeki diğer işlerimizi halletmemizi orayı düşünmemizi söyledi. Sağolsun onun sayesinde rahat bir kahvaltı ettik ve merkezdeki bazı işlerimizi halledip arsaya gittik. Vardığımızda işçiler arizonikaların dikimini bitirmiş leylandilere yeni geçmişti.



İşçi sayımız daha fazla olduğu için 3 erkeğin leylandilerin dikimine devam etmesine kadınlarınsa daha hafif işleri yapmasına karar verdik ve ikiye bölündük. Erkekler dikimi yaparken biz kadınlar arizonikaların çıtalarını çakıp onları sabitledik. Daha sonra alt eve inen yol boyuna sarı zakkumları da diktik. Öğleden sonra ise asıl büyük iş olan leylandilerin sulanması diplerinin çiğnenip sıkıştırılması ve iplerle sabitlenmesi işine başladık.

Diğer ağaçlarımızın aksine bu ağaçlar 3,5 m boyunda ve çok ağır oldukları için bunları çıta ile sabitlemek bir ile yaramayacaktı. Bu sebeple işlere başlamadan önce bir demirciye hurda demirlerden toprağa çakılacak çengeller eğdirtmiştik. Bu demirleri ağaçları üç tarafından yere iple gerdirecek şekilde çakacaktık. Ayrıca ipler ağaçların gövdesini zedelemesin diye bolca çaput lazım diye düşünürken bir önceki gün nalburda bulduğumuz kalorifer borularına izolasyon için kullanılan ve havuzlarda olan makarnalara benzer bir malzeme bizi çok ucuza çaput işinden de kurtarmıştı. Kısaca malzemeler tamdı ama iş zaman alıyordu. Büyük bir hızla ve gayretle çalışmamıza rağmen gün sonunda leylandilerin ancak yarısını dikip sabitleyebilmiştik. İkinci gün bilançosu 60 arizonika + 70 leylandi + 2 yetişkin zeytin, toplam 132 ağaçtı. Üçüncü gün kaçınılmazdı ve doğrusu daha fazla uzamasından da korkmaya başlamıştık.

9 Nisan Çarşamba:
------------------------
Sabah erkenden kalkıp leylandilerin ekimine devam etmek için arsaya gittik. Tüm günümüz dikimi tamamlamaya çalışmak ve işimizi zorlaştıran hava koşulları ile boğuşmakla geçti. Ama ne yağmur dedik ne fırtına çalıştık da çalıştık.

Öğleden sonra çitçiler de geldi. Çitimizi düzeltilmesi gereken yerleri için çalışmaya başladılar. Ancak bu arada bir önceki gün kepçe çalışırken bir kaza yapmış ve yuvarladığı bir kaya ile çitlerin küçük bir bölümünü daha yıkmıştı. Yıkılan çitlerin üstüne yığılan kaya ve toprağın kaldırılması için eşim acilen gibi iki işçi daha buldu. Daha genç olan bu işçiler çit işi bittikten sonra ağaçlara da yardım etti.

Günün sonunda leylandilerin ekimleri bitmiş ama çam ve diğer kalan ağaçlar ile sulama ve sabitleme işinde eksikler kalmıştı.



Diğer işlerden ise damlama sulama ve elektrik kablolama işinin büyük kısmı bitmişti. Ertesi güne sadece dikimi tamamlanacak ağaçlara yüzey sulama borusu çekilmesi, deponun montajı ve devreye alınması ve damlama sulamanın tamamen denenmesi kalmıştı.

Ancak bizim en geç öğleden sonra yola çıkmamız gerekiyordu. Allahtan şans yüzümüze şöyle bir şekilde güldü. Son gün bulduğumuz iki genç işçi pek becerikli ve sorumluluk sahibi çıktılar. Perşembe günü sadece ikisi gelecek ve kalan işleri yapacaktı.

10 Nisan Perşembe:
-------------------------
Sabah 9:00'da arsada işçiler ile buluştuk ve onlara yapılacak işleri tarif ettik. Bir yandan da 8 tonluk depomuz gelmiş montajı yapılmaya başlanmıştı. Son günümüz olduğu için merkezde de işlerimiz vardı. Bu sebeple işçileri işlerle başbaşa bırakıp merkeze gittik. İşin en sevimsiz kısmı olan ödeme işilerini halettik ve arsada son bir kontrol yaptıktan sonra eşyalarımızı toplayıp yola koyulduk. Gece 2:30'da aklımız İzmir'de, bedenlerimiz ise İstanbul'daki yatağımızdaydı.

İşçiler, bizim yol boyu aklımıza gelen işler listesini telefonla iletmemiz sonucu ertesi gün de çalıştılar. Sulama için de aralarından bir tanesi ile anlaştık artık haftada 2 kere arsaya gidip damlamayı açacak ve sulamyı beklerken de eksiklerle ilgilenecek. Hedefimiz ileride aylıklı birini çalıştırmak ama daha bunun için biraz erken.

Bundan sonra ki planımız 25 Nisan'da tekrar gitmek (bu sefer ben izin almayacağım sadece haftasonu kalıp döneceğim ama eşim birkaç gün daha kalacak). Bu sefer hedefimiz eksik kalan mandalina ağaçlarımızı dikmek ve evin taş işlerini başlatabilmek. Bakalım bu sefer bizi neler bekleyecek...

Not :
1- Yazdıklarımın okunduğunu bana hissettiren ve bu yazıyı bir an önce yazmam için beni teşvik edenlere teşekkür ediyorum.
2- Uydu görüntüsü üzerinden çizdiklerim kafanızda arsanın yemyeşil olduğu izlenimini uyandırmasın çünkü küçücük fidanlar koca arazide henüz zorlukla görünüyor. Ama biryerden başladık işte diliyorum ki fidanlarımız tutsun da önümüzdeki senelerde yemyeşil bir bahçemiz olsun.
3- Bu macera burda bitti sanmayın bir sonraki yazıya bıraktığım bir sürü detay var. İzlemeye devam edin ;)

Merak edenler için ek:
- Ağaçlar 3.500 YTL.
- Erkek işçi yevmiye 45 YTL, kadın işçi yevmiye 25 YTL.
- 8 tonluk toprak altı depo 1.850 YTL.
- Damlama sulama maliyeti 2.700 YTL
(3000 m toprak üstü + 300 m toprak altı ana hat + Depo bağlantıları dahil)
- Elektrik işleri maliyeti 850 YTL.
- Ağaçların dikiminde kullanılan malzemeler 300 YTL
(kazma, kürek, hortum, demir, ip vs.. )
- 1 kamyon gübre 650 YTL
- 24 m3 toprak 504 YTL
- Çeşitli işler için kullanılan mıcır + çimento + kum = 50 YTL
- Bu harcamalardan kredi kartı ile yaptıklarımız sayesinde kazandığımız puanlarla
uçak biletim bedava :)

2 Nisan 2008 Çarşamba

Arsamıza bahar gelsin...

Sıra nihayet ağaçları ekmeye geldi:) Eşim hala İzmir'de ben de haftasonu için uçak biletimi aldım bile. Cumartesi sabahı ilk uçakla gidiyorum. Ben gider gitmez ağaçların dikimine ve damlama sulama için boruların döşenmesi işine başlanacak.

Ağaçlar ile ilgili daha önce bir yazı yazmıştım ancak biraz araziyi kullanım planlarımızdan bahsetmek istiyorum. Daha önce arsanın uydu fotoğrafını yayınlamıştım.Aynı fotoğrafa birkaç ek yaparak detay planları da anlatmak istiyorum.



Yukarıdaki resimde görüldüğü üzere planlarımızda araziyi üç ana bölüme ayırdık.

Bölüm 1 :

Evlerin de içinde olduğu bu bölüme fotoğrafta görülen şekilde giriş yolu ve ileride de havuz yapılacak. Bütün arazi içinde sadece bu alan süs bahçesi olarak düzenlenecek. Yani daha çok çim, süs bitkileri ve çiçekler ekilecek. Bu alanda sınıra leylandi -kuzey rüzgarını kesmesi için- , iç kısımlara ise süs ağaçları ve yine rüzgarı kessin diye 1-2 tane de büyük zeytin ve çam ağacı ekmeyi düşünüyoruz.

Bu arada süs bahçesi dediysem asla çok düzenli ve süslü bahçeleri sevmemişimdir. Her zaman doğal ve daha kır havasındaki bahçelere özenirim. Örnek olması açısından aşağıya 1-2 fotoğraf koyuyorum.





Hatta çim olarak da mümkünse biçilmeyen bir tür bulmak istiyorum. Doğal bir halde kır görüntüsünde olsunlar. Aşağıdaki fotoğraftaki çimimsi hayalimdekine mükemmel bir örnek.



Bölüm 2 :

Bu kısım birinci bölümden yaklaşık 2 m düşük kotta bu sebeple oldukça rüzgar açısından kuytu ama manzaranın tüm çekici kısmını görüyor. Eğer ilerde mevcut ev yerine yeni bir ev yapmaya karar verirsek bu ev fotoğrafta çarpı ile işaretlenen yerde olacak. Ama o zamana kadar bu kısım için planımız burayı ağaçlandırıp küçük bir koru haline getirmek. Ağaçların arasına yürüyüş yolları yapmak. (Hatta bu amaçla bir köylüde bulduğumuz eski ahşap demiryolu traverslerini almıştık, şu anda arazinin içinde değerlendirilecekleri günü bekliyorlar.)Bu bölümün düzenli bir bahçe olmasını istemiyoruz. Aşağıdaki gibi kır havasında bir alan olacak.



Çit çevresi boyunca leylandiler olacak. Leylandileri sık ekip bir çit gibi biçerek şekillendirmeyi düşünmüyoruz. Ağaçları birerbuçuk metre ara ile dikecek ve koni biçimli büyümelerini sağlayacağız. Bu şekilde herbiri ağaç formunu koruyacak ama zamanla büyüyüp birbirine yaklaşacğı için doğal bir çit de oluşturacak. Alanın bir köşesine bir küçük bir çamlık alan yapabiliriz. Şimdilik burayı tıka basa ağaçlarla doldurmak gibi bir hedefimiz yok, biraz yeşillensin yeter. Zamanla bu alanın kullanımı konusunda fikrimizi kesinleştirip ona göre düzenlemeler yapacağız.

Bölüm 3 :

Bu alanı ise zeytinlik, meyve ve sebze bahçesi olarak kullanmayı planlıyoruz. Bu bölüm 2 numaralı alandan aşağıda görünen kıvrımlı yola kadar uzanan bir yamaç. Yani eğimli bir arazi. Günaybatı cepheli bu yamaç hem rüzgara karşı korunaklı hem de gün boyu güneş alıyor. Bu sebeple meyvelerin yetişmesi için ideal bir ortam olacağına inanıyoruz. Ayrıca bir köşesine küçük bir sera yapmak da planlarımız arasında.

Bu kısmı daha önce arazideki diğer tesviye işlerini yaptırırken teraslatmak istemiştik ancak araziye gelen araç bu işi yapmaya uygun değildi. Daha güçlü ve büyük bir araç gerekiyordu ve o zaman böyle bir araç için saati 240 YTL fiyat istediler. Bize bu konuda akıl verenlerin çoğu da teraslama olmadan da bu arazinin değerlendirilebileceğini söyleyince biz de o zaman için bu fikirden vazgeçmiştik.

İyi ki o anda acele etmemişiz. Sonradan su araştırmaları sırasında tanıştığımız ve daha önce bahsettiğim ekolojik tarımla uğraşan komşumuz bize bu alanın ekimi konusunda önemli önerilerde bulundu. Ayrıca kendi firması bünyesinde böyle bir aracın bulunduğunu ve saati 120 YTL'ye bize kullandırabileceğini söyledi. Şu anda araç arazimizde çalışıyor ve eşimin telefonda aktardığına göre de sonuç çok iyimiş.
Hatta arazinin bir kısmında aklında olan bir düzeltme daha vardı ama çitlerin küçük bir bölümünü sökmeyi gerektiriyor diye bundan vazgeçmişti. Sanırım bu konuda da aynı kişiden yardım almış ve çitlerin o kısmını söküp orayı da düzelttirecekmiş. Benim yokluğumdan faydalanıp çılgın işlere girişti yine :)) Ben gidene kadar bu işlerin bitmiş olmasını diliyorum. Gider gitmez arsanın son halini fotoğraflayacak ve sizinle de paylaşacağım.

 
Clicky Web Analytics